...SILADAN GELEN MEKTUP...
Her mektupta haber soruyon bizden,
Soruyon ya fakat neyi gardaşım?
Mektupları okuyorlar o yüzden,
Eh işte, durumlar eyi gardaşım! Fiyatlar artıyor her seferinde,
İşçinin ücreti dondu yerinde,
Korkudan susuyom, yara derinde,
Aç iken oynar mı ayı gardaşım? Kadınlar saçını yemeğe sokmuş,
Bu yüzden birara başörtü çıkmış (!)
Meğerse İslâm`da örtünmek yokmuş
Duydunuz mu Paşa beyi gardaşım? Gözünün üstünde kaş var diyeni,
Sokağa koymazdı kısa giyeni,
Amma alkışladı oruç yiyeni,
Değişti dadaşın huyu gardaşım.
Zannederken anarşiyi attık biz,
Bir başka şekline gedip çattık biz.
Yat dediler, emir ile yattık biz,
Şimdi de diyorlar uyu gardaşım. Bir köşe yapıyor tezgâhtan geçen,
Ne bize soran var, ne mevzu açan,
Yüzaltmış vekili meclise seçen
Beş tane adamın oyu gardaşım. İzi aynı eski pirinin izi,
Meselâ gezerken Karadeniz`i,
Anasonla karıştırdı filizi,
Irakı zannetti çayı gardaşım. Korkudan imanı rafa kaldırdık,
Kendimizi yaşar iken öldürdük.
Kızımızın örtüsünü aldırdık,
Namusa kazdırdık kuyu gardaşım.
Milletçe güvendik "Eylül" ayına.
Güvendik ya, lâkin geldik oyuna.
Acaip vergi var üç baş koyuna,
Hep sattık beygiri, tayı gardaşım. Bindörtyüz yıl öncesini gevenin,
Açıkça ilâhi hükme sövenin,
Eflâtun`un "Devlet"`ini övenin
Kültüründen (!) aldık payı gardaşım? Suçlular suçunu düşünsün kendi.
Bu belâ bizlere haktır efendi.
Sivas`ta Kur`an`a basılır dendi,
Irganmadı halkın tüyü gardaşım. Evde bile artık susmak iyisi,
Horozu bastırdı tavuğun sesi,
Garı da, erkek de evin reisi,
Artık evde herkes dayı gardaşım